RESULLER HER DÖNEM VARDIR
RESULLER,HER DÖNEMDE VARDIR,HİDAYETİ BEYAN EDERLER.ONLARA,İMAN VE İTAAT KİŞİYİ HİDAYTE ERDİRİR.
***SİZE GELEN HZ ALLAH'IN RESULUNUN ELİNE VE ETEĞİNE YAPIŞIN
Geliniz, varlığımızı bir yana atarak O'na koşalım. Bu yolda biraz da perişanlık çekelim. Halk bizi rezil (!) görsün. Ne çıkar! Biraz zahmet çeksen, O'na vardıktan sonra hepsi geçip gider. İçimize ve dışımıza sultan kesilen nefsimizi Hak yoluna çevirelim. Cihan Şahı'nın elçisine başvuralım. Onu gönderenin hatırı için elini eteğini bırakmayalım. Tazim bizi küçültmez. Bilakis yükseltir. Size bir elçi gelse sözlerini dinlemeden kapıya mı koyarsınız? Tecrübe etmeden itimatsızlık mı beyan edersiniz? Onu sevin ve ona bağlanın. Bunu yaparsanız, Hakk'ın sohbetine erer, iyilik kaynağını bulursunuz..( İLAHİ ARMAĞAN ABDULKADİR GEYLANİ 1. MECLİS Bu konuşma, pazar sabahı Ribât'ta (*) yapıldı.Konuşma tarihi: Hicrî 3 Şevval 545, Milâdî 1150)
***SAİD-İ NURS-İ HZ.11.ŞUA.9.MESELE
Kur'an-ı Sübhanî ki, herbir âyet-i tekviniyesi ve herbir kelimesi, hattâ herbir noktası, herbir harfi birer mu'cize hükmündedir. Ve öyle muhteşem ve içi hadsiz âyâtla ve manidar nakışlarla tezyin edilmiş bir mescid-i Rahmanîdir ki; herbir köşesinde bir taife, bir nev' ibadet-i fıtriye ile iştigal eder bir şekilde halkeden bir Allah, bir Mabud-u Bilhak, o kitab-ı kebirin manalarını ders verecek üstadları ve o Kur'an-ı Samedanî'nin âyetlerini tefsir edecek müfessirleri RESUL olarak göndermesin.. ve o mescid-i ekberde hadsiz tarzlarda ibadet edenlere imamları tayin etmesin.. ve o üstadlara ve müfessirlere ve imamlara fermanları vermesin? Hâşâ, yüzbin hâşâ!
***Her kavim için bir yol gösterici vardır ayeti gereğince Hak işaretiyle terbiye makamına tayin eder ve insanları İrşad etmek izin verir,ihtiyaç makamına tayin eder ve insanları irşad etmek için izin verir,ihtiyaç olan yere gönderir,halife yapar.Nitekim Resulullah Muaz ibn Cebeli Yemen’e Elçi gönderdi.Ona ‘’Resulullah’ın resülu'' derlerdi.Risalete izafetle o da Resul oldu.Gerçi onun Elçiliği gerçekte sözdedir ve Resulullah’ın Risaleti örfidir.(İSMAİL HAKKI BURSEVİ HZ GAYB ALEMİNDEN SESLENİŞ KİTABINDAN)
***MUHAMMED NURU'L ARABİ HZ KİTABINDAN
HACI BAYRAM VELİ (VELİRESULLER HER DÖNEMDE GELİR)
Hacı Bayrâm kendi banlar ol şârın minâresinde;
Ol şehrin minâresi, Hz. Muhammed (s.a.v) ile ilgili makam olan Ahadiyyetü’l-Cem’ makamına davettir. Ve bu makama erişildiğinde kişi, orada halife ve mürşit olamaz. Kendine ait olmayan, Ödünç (geçici) olduğu belirtmedir. Hatta davette bulunan güzel sözler o makama işarettir. Güzel sözler “Ezan-ı Muhammedi”dir. Bundan dolayı bilinmiştir ki, davet edici ârifler üç kısımdır. Bir kısım davet ediciler için, Hz. Peygamber efendimiz: “Peygamberlerin varisleri âlimlerdir.” Ve “Ümmetimin âlimleri İsrail oğulları nebileri (peygamberleri) gibidir.” Sözlerini ifade etmiştir. Bir diğer kısım davet edici arifler, “Resul” gibidirler. Ve bir diğer kısmı, davet edici Resul ayarında kâmillere âmir olan zatlardır. Onlar, “Ulü’l-azm mine’r-rüsul” ayarındadırlar.
İBRÂHÎM-4 : Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
NÛR-54 : De ki: “Allah'a ve resûle itaat edin. Bundan sonra eğer dönerseniz (itaat etmezseniz), ona (resûle) düşen (sorumluluk) sadece ona yükletilen (tebliğ)dir.” Ve sizin üzerinize düşen (sorumluluk), size yükletilendir. Ve eğer ona itaat ederseniz, hidayete erersiniz. Resûlün üzerinde açıkça tebliğden başka bir (sorumluluk) yoktur.
YÂSÎN-20,21 : Ve şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi. "Ey kavmim, (size) gönderilmiş olan resûllere tâbî olun!" dedi. (Tebliğlerine karşılık) sizden ücret istemeyen (bu) kişilere tâbî olun. Ve onlar, mehdilerdir (hidayete ermiş ve hidayete erdirenlerdir).
CUMA/2,3: Ümmîler arasında, kendilerinden bir resûl beas eden (görevlendiren) O'dur. Onlara, O'nun (Allah'ın) âyetlerini okur, onları tezkiye eder (nefslerini temizler), onlara Kitab'ı (Kur'ân-ı Kerim'i) ve hikmeti öğretir. Ve daha önce (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) elbette onlar, sadece açık bir dalâlet içinde idiler.(Hidayete şimdi erdiler) Ve henüz kendilerine ilhak olmamış (katılmamış) olan, onlardan sonrakilere de... Ve O; Azîz'dir (üstündür), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
ALİİMRAN/164:Andolsun ki Allah, mü'minlerin (başlarının) üzerine (devrin imamının ruhu) bir ni'met olmak üzere (onların aralarında, kendi kavminin içinde) kendilerinden bir resûl beas eder. Onlara O'nun (Allah'ın) âyetlerini tilâvet eder, onları tezkiye eder ve onlara kitap ve hikmeti öğretir. Ondan evvel (Allah'a ulaşmayı dilemeden evvel) onlar gerçekten açık bir dalâlet içinde idiler.(Şimdi hidayete erdiler)
BAKARA/158:De ki: “Ey insanlar! Muhakkak ki; ben, sizin hepinize (gönderilen) Allah'ın resûlüyüm. O ki; semaların ve arzın mülkü, O'nundur. O'ndan başka ilâh yoktur. O, hayat verir (yaşatır) ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve O'nun ümmî, nebî, resûlüne îmân edin ki; O, Allah'a ve O'nun kelimelerine (sözlerine) inanır (îmân eder). Ve O'na tâbî olun ki; böylece siz, hidayete eresiniz.”
TEVBE-33 : Resûl'ünü müşrikler kerih görseler de, hidayetle ve hak dîn ile (bu dîni) bütün dînler üzerine izhar etmesi (hak dîn olduğunu ispat etmesi) için gönderen O'dur.
SAFF-9 : Resûl'ünü hidayet ile ve (esasları unutulmuş olan) dînlerin hepsinin üzerine, izhar etmek (açıklayıp doğrusunu ispat etmek) için, Hakk dîn (Allah'ın ezelî ve ebedî olan dîni) ile gönderen O'dur. Ve müşrikler, kerih görseler bile.
NAHL-36 : Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah'a ulaşmayı dileyerek) Allah'a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, (Resûlün daveti üzerine Allah'a ulaşmayı dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın (görün).
İSRÂ-15 : Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık.
İSRÂ-94 : Onlara hidayet geldiği zaman insanların inanmalarına, “Allah, insan resûl mü gönderdi?” demelerinden başka bir şey mani olmadı.
TEVBE-80 : Onlar için mağfiret dile veya onlar için mağfiret dileme. Eğer yetmiş kere mağfiret dilesen de Allah, onları asla mağfiret etmez. İşte bu, Allah'ı ve O'nun Resûl'ünü inkâr etmeleri sebebiyledir. Ve Allah, fasık kavmi hidayete erdirmez.
TEVBE-84 : Onlardan ölen bir kimsenin üzerine, namazı ebediyyen (hiçbir zaman) kılma ve onun kabri başında durma. Çünkü onlar, Allah'ı ve O'nun Resûl'ünü inkâr ettiler ve onlar fasık(lar) olarak öldüler.
NİSÂ-115 : Ve kim kendisine hidayet beyan edildikten (açıkladıktan) sonra resûle muhalefet ederse ve mü'minlerin yolunun dışında bir yola tâbî olursa, onu döndüğü yola çeviririz ve onu cehenneme yaslarız. Ve o ne kötü varış yeri.
KASAS-64,65 : Ve onlara: "Ortaklarınızı çağırın!" dendi. Bunun üzerine onlar çağırdılar. Fakat onlara icabet etmediler ve azabı gördüler. Keşke onlar, hidayete ermiş olsalardı.Ve o gün Allah, onlara nida edecek: "O zaman (hayattayken) mürsellere (resûllere), ne cevap verdiniz?" diyecek.
A'RÂF-43 : Onların göğüslerinde, (nefsin kalbindeki) afetlerinden ne varsa çekip aldık. Onların altlarından nehirler akar. “Bizi buna hidayet eden Allah'a hamdolsun. Allah'ın, bizi hidayete erdirmesi olmasaydı, biz hidayete ermezdik. Andolsun ki Rabbimizin resûlleri hak ile gelmiştir.” dediler. “Yapmış olduklarınızdan dolayı varis kılındığınız cennet işte budur.” diye nida olunurlar.
TEGÂBUN/5,6:Daha önce inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? O zaman onlar, işlerinin vebalini tattılar. Ve onlar için elîm azap vardır. İşte bu, onlara resûlleri beyyineler (açık deliller) getirdiği zaman: “Bir beşer mi bizi hidayete erdirecek?” demeleri sebebiyledir. Böylece inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Ve Allah, müstağni olduğunu (Kendisinin hiçbir şeye ve de onların îmânlarına da ihtiyacı olmadığını) gösterdi. Ve Allah; Gani'dir, Hamîd'dir.
Allah hepinizden razı olsun.