İRŞAD,NEDİR ? ŞARTMIDIR ?
İRŞAD,NEDİR ? ŞARTMIDIR ?
YA İRŞAD YOLUNUNA TABİ OLACAK KURTULUŞA ERECEKSİNİZ,YA DA GAY YOLUNDA (Şeytanın Yolunda-Azgınlar içinde) KALIP CEHENNEMİN 7 KAPISINDAN BİRİNE RAZI OLACAKSINIZ.
İRŞAD,NEDİR ? ŞARTMIDIR ?
İrşad; Allah’a ulaşmayı dileyerek Allah’ın “İRŞAD’A MEMUR VE MEZUN KILDIĞI BİR MÜRŞİD’İ” Allah’tan hacet namazı ile sorarak o’na tabi olmakla,Şeytanın sultasından ve nefs’in afetlerinden kurtulup Allah’ın ilmiyle ilimlenmektir.
18 / KEHF – 65-66 : Böylece katımızdan, kendisine rahmet verdiğimiz ve ledun (gizli) ilmimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular. Musa (A.S) ona şöyle dedi: “Rüşde ulaşmak üzere, sana öğretilen (ilmi ledun) den bana öğretmen için, sana tâbî olabilir miyim?”
49 / HUCURAT – 7-8 : Ve aranızda Allah'ın Resûlü olduğunu biliniz. Eğer işlerin çoğunda size itaat etseydi, mutlaka sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde müzeyyen kıldı. Küfrü, fıskı ve isyanı size kerih gösterdi. İşte onlar, onlar irşad olanlardır. (Bu) Allah'tan bir fazl ve ni'mettir. Ve Allah; Alîm'dir, Hakîm'dir.
İrşad farzmıdır ?
Evet,farzdır.Allah her şeyi zııdı ile kaim kılmıştır (Zariyat/49)
Allah katında,iki sınıf insan vardır.
Hidayette olanlar Dalalette olanlar
Mü’min olanlar Kafir olanlar
İrşad yolundakiler Gay yolundakiler (Şeytanın yolundakiler)
Cennetlikler Cehennemlikler
Başlangıçta bütün insanlar,peygamaberler de dahil dalalettedirler.İşte dalalette olanlar aynı zamanda “gavindir”(gay yolundadır,azgınlardır,cehennemliklerdir.)
26 / ŞUARA – 94-95-96-97 : Onlar (putperestler) ve azgınlar(gavinler), oraya (cehenneme) yüzüstü (burunları yere sürtünerek) atılırlar. Ve iblisin ordularının hepsi. Onlar (taptıkları şeyler ve onlara tapanlar) orada hasım olarak (düşmanca çekişerek) dediler ki…Allah'a yemin olsun ki, biz mutlaka apaçık bir dalâlet içindeydik.
Gavin,azgın demektir.Haddi aşanlar demektir.Tuğyan da azgın demektir.
7 / A'RAF - 186 : Men yudlilillâhu fe lâ hâdiye leh(lehu), ve yezeruhum fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Allah kimi dalâlette bırakırsa, artık onun için bir hidayetçi (hidayete erdiren) yoktur. Ve onları azgınlıkları (isyanları) içinde şaşkın (bir halde) terkeder (bırakır).
10 / YUNUS - 11 : Ve lev yuaccilullâhu lin nâsiş şerresti’câlehum bil hayri le kudiye ileyhim eceluhum, fe nezerullezîne lâ yercûne likâenâ fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
Ve eğer Allah onların hayrı acele istemeleri gibi insanlara şerr için acele etseydi, elbette onların ecelleri yerine getirilirdi (kaza edilirdi). Fakat (hayatta iken) Bize ulaşmayı dilemeyen kimseleri, isyanları içinde şaşkın bırakırız.
Gavin olanlar; Şeytanın dostlarıdır,Dalalettedir,mü’min değillerdir ve aynı zamanda CEHENNEMLİKTİR.Dünyadaki durumlarına göre cehennemin yedi kapısına taksim olacaklardır
15 / HİCR – 39-40-41-42-43-44 : (İblis şöyle) dedi: “Rabbim, beni azdırmandan dolayı, onlara mutlaka yeryüzünde (azgınlığı) süsleyeceğim ve mutlaka onların hepsini azdıracağım.Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna.Allahû Tealâ şöyle buyurdu: “İşte bu, Bana yönlendirilmiş (Bana ulaştıran) yoldur.”
Azgın olanlardan (iğvaya düşürdüklerinden) sana tâbî olan kimseler hariç, muhakkak ki; benim kullarım üzerinde senin bir sultanlığın (gücün) yoktur.Ve onların hepsine vaadedilen yer, elbette, mutlaka cehennemdir.
Onun (cehennemin) 7 kapısı vardır. Her kapı için onlardan taksim edilmiş (bölünmüş) bir grup vardır.
38 / SAD – 55-56 : (Cennettekilerin durumu) bu. (cehennemliklerin durumu da)Ve muhakkak ki azgınlar için elbette şerrli (kötü) bir meab (sığınak) vardır. Cehennem, ona girerler. İşte o ne kötü bir döşektir.
78 / NEBE – 21-22-23 : Muhakkak ki cehennem mirsad olmuştur. Azgınlar (Gavinler) için meab (sığınılacak yer) olarak.(Onlar)orada bütün zamanlar boyunca kalacak olanlardır.
Hal böyleyse ve herkes te başlangıcta gavin ise(ki dalalette ise otomatik olarak gavindir) bu durumdan kurtulmak için ne yapacaktır? - Tabiî ki onun alternatifi(zıddı) olan İRŞAD YOLUNU sececektir.(bakara/256)
Kimler İRŞAD YOLUNU seçmez ? Tabiki KİBİRLİLER.Allah onları Ayetlerini anlamaktan alıkoyar.
7 / A'RAF - 146 : Seasrifu an âyâtiyellezîne yetekebberûne fîl ardı bi gayril hakkı ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minu bihâ ve in yerev sebîler ruşdi lâ yettehızûhu sebîlen ve in yerev sebilel gayyi yettehızûhu sebîl(sebîlen), zâlike bi ennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne).
Yeryüzünde haksız yere kibirlenen kimseleri, âyetlerimizden çevireceğim. Bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Eğer rüşd yolunu görseler, onu yol edinmezler. Ve gayy yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu; onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyledir.
2 / BAKARA - 256 : Dînde zorlama yoktur. İrşad yolu (hidayet yolu; Allah'a ulaştıran yol), gayy yolundan (dalâlet yolu; şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah'a îmân ederse (mü'min olur, Allah'a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (Allah'tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya (sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem'î'dir, Alîm'dir.
2 / BAKARA - 186 : Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).
Allah’ın daveti nedir?
10 / YUNUS - 25 : Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.
42 / ŞURA - 47 : Rabbinize icabet edin (Allah'a ulaşmayı dileyin), Allah tarafından geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce. İzin günü, sizin için bir sığınak yoktur. Ve sizin için bir inkâr yoktur (yaptıklarınızı inkâr edemezsiniz)
89 / FECR - 28 : Rabbine dön (Allah'tan) razı olarak ve Allah'ın rızasını kazanmış olarak!
39 / ZUMER - 54 : Ve Rabbinize (Allah'a) yönelin (ruhunuzu Allah'a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O'na (Allah'a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah'a teslim edin). (Yoksa) sonra yardım olunmazsınız.
Gay yolundan kurtulmanın çaresi irşad yoluna tabi olmaksa ve bunun recetesi de TAGUTU devreden çıkarıp mü’min olmak ve bakara/186 ya görede Allah’ın davetine icabet edip mü’min olmaksa O zaman Allah’ın davetine (Allah’a ulaşma davetine)icabet edip tagutu devreden çıkartmamız gerekecektir.Yani Allah’a ulaşmayı (o’na enap olmayı)dileyeceğiz.
39 / ZUMER - 17 : Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!
Öyleyse,Allah’a ulaşmayı dilediğimizde (enab-münib olduğumuzda) Allah’ta bizi kendine hidayet etmeyi murad ediyor(rad/27,şura/13)ve göğsümüzü islama açıyor(enam/125) rabbimizden bir nur üzere oluyoruz(zümer/22) o nur, la huşu sahibi olarak İRŞAD MAKAMINI yani MÜRŞİD i Allah’tan hacet namazıyla(maide/35,bakara/45,46) sorarak (ki mürşidi Allah tayin eder)o’na tabi olmasıyla Allah’tan gelen FAZIL SALAVAT ve RAHMET SALAVAT nurlarının ikişer ikişer gelip(zümer/23) bizim kalbimizin nurlanmasıyla İRŞAD oluruz.
13 / RAD - 27 :.. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”
42 / ŞURA - 13 : …Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
6 / EN'AM – 125:Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaştırmayı dilerse onun göğsünü yarar ve (Allah'a) teslime (İslâm'a) açar. Kimi dalâlette bırakmayı dilerse, onun göğsünü semada yükseliyormuş gibi daralmış, sıkıntılı yapar. Böylece Allah, mü'min olmayanların üzerine pislik (azap, darlık, güçlük) verir.
39 / ZUMER - 22 : Allah kimin göğsünü İslâm için (Allah'a teslim için) yarmışsa artık o, Rabbinden bir nur üzere olur, değil mi? Allah'ın zikrinden kalpleri kasiyet bağlayanların vay haline! İşte onlar, apaçık dalâlet içindedirler.
5 / MAİDE - 35 : Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takvâ sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.
2 / BAKARA – 45-46 : (Allah'tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir. O (huşû sahipleri) ki; onlar, Rab'lerine (dünya hayatında) muhakkak mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O'na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar.
(istiane : Yalnız Allah'tan(cc) istenen yardım )
İrşad,aynı zamanda İHLAS a ulaşmaktır.Beyyine/5 te ayrıca farz olduğu acıktır.
98 / BEYYİNE - 5 : Ve onlar, Allah için hanifler olarak dînde halis kullar olmaktan (nefslerini halis kılmaktan) ve namazı ikame etmekten ve zekâtı vermekten başka bir şeyle emrolunmadılar. İşte kayyum dîn (kıyâmete kadar devam edecek dîn) budur.
Bu seviyeler çok üst seviyelerdir diyorsanız(yüzde yüz nurlanma),bunun altseviyesi kalbin yüzde ellibir fazıl nuruyla nurlanmasıdır ve herkes buna ulaşabilir.Sadece “Allah’a ulaşmayı dilemekle”çünkü gerisini Allah gercekleştirecektir.
İşte mürşidimize tabi olduğumuzda bize verilen ibadetler;namaz,oruc,zekat,zikir ve durumu uygunsa hac tır.Ama bu ibadetlerden ALLAH’IN İSMİNİN ZİKREDİLMESİ bugünkü din uygulamasında farz olmaktan çıkarılmıştır.Halbuki ZİKİR,enbüyük ibadet ve Allah’ın dininin olmazsa olmaz şartıdır.(ankebut/45)Ayrıca zikir olmazsa Allah’ın katından fazıl ve rahmet nurları gelmez(zümer/23).Bu zikir le nefs imizin her kademesinin aklanmasıyla;emare de %7,levvame de/7,mülhime de%7,mutmainnede%7,raziye de%7,marziye de%7 ve tezkiye de%7 olmak üzere %49 fazıl nuru ile daha önce(mürşide tabi olmadan evvel gögsümüz şerh olduğunda gelen) %2 rahmet nurunun toplamı %51 kalbin nurlanmasıyla RUH her aklanma kademesine parelel gökkatlarındaki yolculuğunu tamamlayarak Allah’ın zatına ulaşarak HİDAYETE ermiş olur(fatır/18).Buraya kadar Allah’ın garantisindedir(Allah’a ulaşmayı dilediğimiz için rad/27,şura/13).Bundan sonra zikrimizi artırarak günün dörtte üçünü zikirle gecirdiğimizde FİZİK VÜCUDUMUZU Allah’a teslim ederek MUHSİNLERDEN oluruz(nisa/125).daimi zikre ulaştığımızda NEFS imizi Allah’a teslim ederek ULULELBAB oluruz(aliimran/190,191) daha sonra kalbimizin müzeyyenliği arttıkca İRŞADA ulaşırız(hucurat/7,)daha sonra Allah’ın bizi NASUH TÖVBESİNE davet ederek müzeyyenliğin tamamlanmasıyla İRADEMİZİ teslim ederek Allah bizi İRŞADA MEMUR VE MEZUN kılar.MÜRŞİD kılar(aliimran/102,110,tövbe/100).İşte mürşidi kamil bu kişidir.Yoksa kişinin kendi kendini mürşid tayin etmesi veya bir cemaatın o kişiyi mürşid tayin etmesi veya babadan oğula gecmesi ile değil.
Aynı zamanda bütün peygamberler de MÜRŞİD dir ve onlar da bize birer örnektir.Onlar da “KENDİ MÜRŞİD’LERİNE TABİ OLMUŞLARDIR.
ANKEBUT/26-Bundan sonra Lut (A.S), O'na (İbrâhîm (A.S)'a) îmân etti (tâbî oldu) ve dedi ki: "Muhakkak ki ben, Rabbime hicret edecek olanım (ruhumu yaşarken Allah'a ulaştıracağım). Muhakkak ki O; Azîz'dir (çok yücedir), Hakîm'dir (hüküm sahibidir)."
Pergamber efendimizin mürşidi olmasaydı kendi makamına ulaşamazdı
***Peygamber Efendimiz (SAV); "Benim murebbim (mürşidim) olmasaydı ben de Rabbime arif olamazdım."
• Aşk burağı Cebrail(a.s.)'ın gayreti, kılavuzluğu olmadıkça, Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz gibi nasıl olur da o en yüksek makama yükselebilirsin?
MEVLANA HZ DİVANI KEBİR (c. VI,2894)1232
İşte İbrahim as mın “mürşid olarak” tayininin de Allah tarafından yapıldığını görüyoruz.
21 / ENBİYA - 51 : Ve andolsun ki daha önce İbrâhîm (A.S)'a rüşdünü (irşad yetkisini) verdik. Biz, onu (irşada ehil olduğunu) bilenlerdik.
Ve Ayrıca şunu da belirtmek gerekir irşad da farzdır,mürşid de farzdır ama MÜRŞİD amaç değildir o bir ARACTIR Allah’a ulaşmayı dilemeden, mürşidin hiçbir faydası ve yardımı olamaz.Mürşidin farziyetiyle ilgili ayetikerimeler;
Allah’a ulaşmayı dileyenlere Allah,ezelde tayin ettiği irşad makamını (ruhumuzun Allah’a ulaşmasına vasıta-vesile olan) Allah tan istememizi emrediyor.
5 / MAİDE - 35 : Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takvâ sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki böylece siz felâha erersiniz.
Mürşid,HİDAYET’e vesile olandır.O olmadan (o nu kabul etmeden) kişi DALALETTE kalır.
28 / KASAS - 50 : Bundan sonra eğer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah'tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.
Mürşid,aynı zamanda (önderdir) İMAM’dır.Bu dünyada (Allah’a ulaşmayı dileyerek) imamını bulmayan “kördür”diyor Allah o kıyamettede kör olduğu için imamını bulamayacaktır.
17 / İSRA – 71-72 : O gün bütün insanları, (Allah'ın tayin ettiği) imamları ile çağırırız. O zaman kitabı sağdan verilen kimseler, böylece kitaplarını okurlar. Ve (onlara) zerre kadar zulmedilmez (haksızlığa uğratılmaz). Ve burada (bu dünyada), kim kör ise artık o ahirette de kördür. Ve yoldan daha çok sapmıştır.
Allah’tan bir ip; Ona tutunarak kendisine ruhen ulaşabilmemiz için Allah’ın sarkıttığı bir ip –sıratımustakim dir.İnsanlardan bir ip te;Allah’ın tayin ettiği kendisine ulaşabilmemize vesile olan İRŞAD makamıdır.
3 / AL-İ İMRAN - 112 : Onların üzerlerine, nerede olurlarsa olsunlar zillet (alçaklık) damgası vuruldu. Ancak Allah'ın ipine (Sıratı Mustakîm'e) ve insanlardan bir ipe (Allah'a ulaştıracak olan mürşide) tutunanlar (ulaşanlar) hariç. (Onlar) Allah'dan bir gazabına uğradılar ve üzerlerine miskinlik damgası vuruldu. Bu, onların Allah'ın ayetlerini inkar etmiş olmaları ve peygamberleri haksız yere öldürmüş olmaları sebebiyledir. İşte bu, onların (Allah'a) isyan etmelerinden ve haddi aşmış olmalarındandır.
Allah,kendisine ulaşmayı dileyeni kendisine hidayet eder (rad/27,şura/13) dilemeyenle de hiç ilgilenmez o kişiyi bulunduğu yerde bırakır.Evliyadan biri olan mürşidler kendiliklerinden istedikleri kişilerin HİDAYETİNE vesile olamazlar.Zira o kişilerin kalblerinden geceni sadece Allah bilir.
18 / KEHF – 17... Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah'a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz.
Allah’ın dini,İSLAM dır yani teslim olmaktır.Teslim olmanın ilki “ruhu”teslim etmektir.Bu teslimi gercekleştirebilecek kişi de kalben teslim olmayı (Allah’a ulaşmayı)dileyerek hacet namazı ile İRŞAD MAKAMINI (mürşidini) arayacaktır.
72 / CİN – 14-15-16 Ve gerçekten bizden, (Allah'a) teslim olanlar da var ve bizden kasitun (kalpleri kasiyet bağlamış) olanlar da var. Artık kim (Allah'a) teslim olmuşsa (ruhunu teslim etmişse) işte onlar, irşad olmayı (nefsin ve iradenin teslimini) arayanlardır (dileyenlerdir). Ve lâkin, kasitun olanlar (kalpleri zikirsizlikten kasiyet bağlayanlar), işte onlar cehenneme odun oldular. Ve eğer onlar, tarikat üzere olarak (Allah'a) yönelselerdi, onları mutlaka bol su (rahmet) ile sulardık (bol bol rahmet ulaştırırdık) ki.
Kişinin dünya ve ahret saadeti,”korku ve mahzunluktan uzak kalmasıdır”bunun için içimizden tayin edilmiş olan “RESUL’E ”tabi olup nefs’mizin ıslahını ve takva sahibi olmayı gercekleştirmemiz gerekir
7 / A'RAF - 35 : Ey Âdemoğulları! Sizin içinizden, size âyetlerimi anlatan (kıssa eden) resûller geldiği zaman, bundan sonra kim takva sahibi olur ve nefsini ıslâh ederse (nefs tasfiyesi yaparsa), artık onlara korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmazlar.
Olaya bir başka açıdan baktığımızda yine kurtuluşun (necat bulmanın) irşad ile oluştuğunu görüyoruz. Peygamber (sav)efendimiz buyuruyorki ; “Benim ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır onlardan sadece bir fırka kurtulacaktır.” Sahabe soruyor.Ya resulullah o fırka hangisidir? Peygamber (sav) efendimiz buyuruyorki;”fırkayı naciyedir.NECAT FIRKASI.
Kur’ana baktığımızda bu “necat fırkasını” mü’min suresinin 38.39.40.41.42.43.ayetikerimlerinde görüyoruz.Orada o kişi bir mürşid kavmini “Aziz ve Gaffar olan olan Allah’a ulaşmaya davet ederek (Allah’a ulaşmayı diledikleri takdirde) kendisine tabi olunduğu zaman İRŞAD olunaacaklarını ve NECATA (kurtuluşa) ulaşacaklarını Peygamber (sav) efendiizn buyurduğu “NECAT FIRKASINDAN-fırkayı naciye- olacaklarından aksi takdirde ATEŞ EHLİ olacaklarını söylüyor.
40 / MU'MİN – 38,39,40,41,42,43: Ve âmenû olan adam şöyle dedi: "Bana tâbî olun ki sizi irşad yoluna ulaştırayım."Ey kavmim! Bu dünya hayatı, sadece (geçici) bir metadır (faydalanmadır). Ve muhakkak ki ahiret karar kılınacak (devamlı kalınacak) yerdir.Kim seyyiat (şerr, derecat düşürücü ameller) işlerse mislinden daha fazla cezalandırılmaz. Kadınlardan veya erkeklerden kim amilüssalihat (nefsi ıslâh edici ameller, nefs tezkiyesi) yaparsa işte onlar, (îmânı artan) mü'minlerdir. Onlar, cennete konulacak ve hesapsız rızıklandırılacaktır.Ve ey kavmim! Benim için nasıl bir hal ki, ben sizi kurtuluşa çağırıyorum ve siz, beni ateşe çağırıyorsunuz.Siz beni, Allah'ı inkâra ve hakkında ilmim olmayan bir şeyi, O'na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ve ben, sizi Azîz ve Gaffar Olan'a (Allah'a) çağırıyorum.Beni kendisine çağırdığınız şeyin bir hükmü yoktur. Onun (o putun), dünyada ve ahirette bir daveti (yetkisi) de yoktur. Muhakkak ki bizim dönüşümüz Allah'adır. Ve muhakkak ki müsrifler (haddi aşanlar), onlar, ateş ehlidir.
Allah’ın gercekleri bunlarsa o zaman İRŞAD şarttır.İşte o “irşad edecek olanlar” da EMR-İ BİLMA’RUF VE NEHY-İ ANİL MÜNKERİ gercekleştirenlerdir.
Allah hepinizden razı olsun