MUTLULUK NEDİR

02.03.2014 20:10
      İNSANLARIN ÇOĞU,MUTLULUĞU,HEP DÜNYANIN SÜSÜNDE ARARLAR.HALBUKİ RABBİMİZ,HERDÖNEMDE BİZLERLE BERABER KILDIĞI “EL KİTABIMIZDA AÇIKLAMIŞ!..
MUTLULUK NEDİR?
   Mutluluk,kişinin iç dünyasında,dış dünyasında (başkalarıyla olan ilişkilerinde) ve Allah ile olan (Allah’ın emir ve yasaklarına uymada) ilişkilerinde sulh ve sükunun devamlı oluşudur.
   Neden devamlı diyoruz?- Çünkü nefs imizin arzuları doğrultusunda elde ettiklerimiz,bize kısa bir mutluluk sağlar sonra tekrar huzursuzluk bizi sarar.Örneğin çok arzu ettiğimiz bir otomobile sahip olduğumuzda mutlu oluruz,bir müddet sonra daha iyisine daha yenisine sahip olmak isteriz.Bu da bize “artık bu otomobilin bizi mutlu etmediğini”gösterir.
   İç dünyamızdaki mutsuzluğun sebebi nedir?
   Hepimiz üç ayrı cesetten müteşekkiliz.Fizik vücudumuz.Nefs imiz ve Ruhumuz.
   Nefs,başlangıçta üzerinde 19 kötü afet bulunan bundan dolayı da kötülüğü şiddetle emreden,Şeytanın vesvesesine açık olduğu için AKIL a devamlı kötülüğü müşavere eden (telkin eden) bir negatif özelliğe sahiptir.Ruh ise Allah’ın kendinden ihsan ettiği (içimize üflediği) için hiçbir zaman kötülüğe karışmayan AKIL a devamlı iyiliği,güzelliği müşavere eden,nefs in her hatasında da o’na azap etme yetkisine (halk arasında vicdan azabı olarak bilinen) sahip olan pozitif bir özellikle mücehhezdir.Fizik vücut,nefs ve ruhun  verdiği müşavereyi değerlendiren AKIL ın yönettiği cesedimizdir.
   İşte iç dünyamızdaki huzursuzluk,nefs imizin yaptığı her hatanın arkasından ruhun verdiği azabın neticesidir.
   Dış düyamızdaki huzursuzluk,yine nefs imizin kötü afetleri yüzünden başkalarına karşı yaptığımız yanlış davranışların neticesinde onlardan gelen tepkilerden,aynı zamanda o yanlışlığın karşılığında ruhun nefs e yaptığı azaptan veya bizim için bir imtihan olan bizim irademizin dışında Allah’ın takdir ettiği veya müsaade ettiği nefsimizin hoşlanmadığı olaylardan  dolayıdır.Halbuki bu olaylar bizim için birer hayırdır eger sabredebilirsek.
   Allah ile olan ilişkilerdeki huzursuzluk,yine nefsimizdeki afetler nedeniyle Allah ın emirlerini yerine getirmekte, yasaklarından kacmakta başarılı olamayız bu yüzden günah yükleniriz.Hem o günahın hem de bu yanlışlıklar sebebiyle ruhumuzun nefs imize verdiği azap neticesidir.
   Ozaman belliki, her şey NEFSİN ISLAHINA bağlı.Nefs in ıslahına parelel afetler azalacak dolyısıylada huzursuzluk ta azalacak.Ne zaman ıslah tamamlanırsa afetler yokolacaktır o zaman huzur bütünüyle yaşanacaktır.
   İşte bütün bunların izahı her dönemde beraberimizde var olan ve bize “bir mutluluk davetiyesini,bir mutluluk recetesini ve bir mutluluk garantisini içeren”Allah’ın kitabındadır.
   Allah’uteala yunus suresinin 57.ve 58. ayetikerimelerinde”göğüslerinizdekilere bir ŞİFA olmak için size Allah’tan bir öğüt bir vaaz dır,Allah’ın FAZLI ve RAHMETİYLE FERAHLANSINLAR”buyuruyor.
YUNUS/57,58 : Ey insanlar! Size, Rabbinizden öğüt (vaaz) ve göğsünüzde olana (nefsinizin kalbindeki hastalıklara) şifa ve mü'minlere hidayet ve rahmet gelmiştir. De ki: “Allah'ın fazlı ve O'nun rahmeti ile artık ferahlasınlar (sevinsinler). O, onların topladıkları şeylerden (dünya mallarından) daha hayırlıdır.”
   Fazıl ve rahmet ne için? Nefs in tezkiyesi,nefs’in ıslahı için.
NUR /21 : Ey âmenû olanlar, şeytanın adımlarına tâbî olmayın! Ve kim şeytanın adımlarına tâbî olursa o taktirde (şeytanın adımlarına uyduğu taktirde) muhakkak ki o (şeytan), fuhşu (her çeşit kötülüğü) ve münkeri (inkârı ve Allah'ın yasak ettiklerini) emreder. Ve eğer Allah'ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı (nefsinizin kalbine yerleşmeseydi), içinizden hiçbiri ebediyyen nefsini tezkiye edemezdi. Lâkin Allah, dilediğinin nefsini tezkiye eder. Ve Allah, Sem'î'dir (en iyi işitendir) Alîm'dir (en iyi bilendir).
   Bunun başlangıcı da HİDAYET i arzu etmek yani Allah’a YÖNELMEK O’na  ulaşmayı dilemektir cünkü hidayet,Allah’a ulaşmaktır.
RAD/27 : Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O'na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”
ŞURA/13 : (Allah) dînde, onunla Hz. Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm'e, Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah'a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır).
BAKARA/120 : Sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razı olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların hevalarına uyarsan andolsun ki; Allah'tan sana ne bir dost ve ne de bir yardımcı olur.
AL-İ İMRAN/73 : Ve (Ehli Kitap): “Sizin dininize tâbi olandan başkasına inanmayın.” (dediler). (Habibim onlara) De ki: “Muhakkak ki hidayet (insan ruhunun ölmeden önce Allah'a ulaşması), (Allah'ın kendisine ulaştırması)s Allah'ın hidayetidir, size verilenin bir benzerinin, bir başkasına verilmesidir.”. Yoksa onlar, Rabbinizin huzurunda, sizinle çekişiyorlar mı? (Onlara) De ki: “Muhakkak ki fazl Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir.” Ve Allah, Vâsi'dir (ilmi geniştir, herşeyi kapsar), Alîmdir (en iyi bilendir).
   Maide suresinin 105.ayetikerimesinde mutsuzluğun gidrilmesinin nefs in tezkiyesiyle ulaşılan hidayet olduğu acıklanıyor.
MAİDE/105 : Ey âmenû olanlar! Nefsleriniz, üzerinizedir (nefsinizin sorumluluğu üzerinize borçtur). Siz hidayette iseniz, dalâletteki bir kimse size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allâh'adır. O zaman yapmış olduğunuz şeyleri size haber verecek.
   Allah’a ulaşmayı dileyen kişiyi (enab,münib olan) kendine hidayet edceğini garantilemiş Allah’uteala.Hidayete ermek için Allah’ın doktorları (mürşidler,resuller) tarafından verilen receteler uygulandığında başlayan AMİLUSSALİHAT (nefsi ıslah edici ameller-tezkiye işlemi) o kişiyi hidayete erdirecek ve HUZURSUZLUK, nefs in ıslahı parelelinde gittikce azalarak bir gün yok olacaktır.
AB-I HAYATIN ÇEŞMESİ (Yunus Emre Hz.)
Ab-ı hayatın çeşmesi,
Âşıkların visalidir.      
Sohbeti aşk ile eder,  
Susamışları yakmaya.
 
Aşk mı derim ben ona,
Tanrının uçmağın seve
Uçmak hod bir tuzaktır,
Eblehler canın tutmağa
 
Âşık olan miskin olur,
Hak yoluna teslim olur
Her ne dersen boyun tutar,
Çare yok gönül yıkmaya
YUNUS/9 : Muhakkak ki âmenû olanlar ve amilüssalihat (nefs tezkiyesi) yapanlar, îmânlarından dolayı Rab'leri, onları hidayete erdirir. Onlar, altlarından ırmaklar akan naîm cennetlerindedirler.
TAHA/82 : Ve muhakkak ki Ben, (mürşidin önünde 12 ihsanla) tövbe edenler ve (ikinci defa) âmenû (kalbine îmân yazıldığı için îmânı artan mü'min) olanlar ve salih amel (zikir) yapanlar (nefsi ıslâh edici amel işleyenler) için mutlaka Gaffar'ım (onların günahlarını sevaba çevirenim). Sonra onlar, (Benim tarafımdan) hidayete erdirilir (ölmeden önce ruhları Allah'a ulaştırılır).
 
      Allah hepinizden razı olsun FERHAT BAŞTUĞ Daha geniş açıklamalar:www.ferhatbastug.com adresindedir.